acil destek
0501 570 70 70
×

DR YULA SAYFASINA HOŞGELDİNİZ

10501 570 70 70 no' lu telefondan Bizimle İletişime Geçin
2 Randevu Tarihinizi Belirleyin
3 Tedavi Sürecinize Hızlıca Başlayın !

Daha fazla bilgi için info@dryula.com adresinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.

ÇALIŞMA SAATLERİMİZ

Hafta içi 09:00 - 18:00
Cumartesi 09:00 - 18:00
Pazar Kapalı

FORGOT YOUR DETAILS?

CREATE ACCOUNT

MİKROBİYOM ve MİKROBİYOM TERAPİ NEDİR?

"20. yüzyıl için antibiyotik ne ifade etti ise, 21. yüzyılda da mikrobiyota onu ifade edecektir.” 

Son birkaç yıldır, minicanlı bilimi (mikrobiyoloji) ve bağışıklık bilimi (immünoloji) alanında kendimizi köklü bir düşünce değişikliği içinde bulunuyoruz. Bugün artık minicanlıların birçok kronik hastalıkla yakından ilişkili olduğunu biliyoruz. Bu yüzden minicanlılarla bizim ilişkilerimize ve bağışıklığın görevine ilişkin bilinenlere çok değişik bir açıdan bakmamız gerekiyor. 

Mikrobiyotayı iyi anlamamız için aşağıdaki terimlerin ne manaya geldiğini vurgulamalıyız.

Mikrobiyom, kelime anlamı olarak insan bedeninde bulunan tüm bakteri, virüs, mantar ve parazitlerin genetik materyalini ifade etmekte olup gen sayısı olarak kişinin genomundaki genlerden 200 kat daha fazladır.

Probiyotik – Yeterli miktarda alındıklarında insan mikrobiyotasının özelliklerini geliştirerek, insan sağlığını olumlu yönde etkileyen canlı mikroorganizmalar olarak tanımlanmaktadır. Probiyotikler canlıdır ve çoğalırlar.

Prebiyotik- Probiyotik özellikteki mikroorganizmaların çeşidini ve/veya aktivitesini olumlu yönde etkileyerek, bireyin iyi olma hali ve sağlığı üzerinde olumlu etkileri olan besin bileşenleri. Probiyotik özellikteki canlıların çoğalması için besin kaynağı olarak kullanılırlar. Lifler en önemli prebiyotiklerdir.

Sinbiyotik- Hem probiyotik hem de prebiyotik özelliği olan besin ve destek gıdalarıdır.

Postbiyotik – Probiyotik bakterilerin ürettiği ve sağlığımıza önemli katkı yapan metabolik yan ürünleridir. Örneğin kısa zincirli yağ asitleri postbiyotiktir.

Disbiyozis- İnsan vücudunda bulunan mikrobiyotanın hastalık ve antibiyotik tedavisi gibi çeşitli nedenlerle bozulması.

Mikrobiyom Terapi Nedir?

Mikrobiyom terapi, insanda bulunan mikroorganizmaların doğru işleve sahip olabilmesi için kompozizyonunun (içerik, çeşit ve sayısının) normalleştirilme işlemidir.

Mikrobiyotanın Önemi
Bugün artık biliyoruz ki mikrobiyota ile ilişkili kronik enflamasyon, otoimmün hastalıklardan kansere, nöropsikiatrik patolojilerden kas iskelet sistemi sorunlarına kadar tıbbın her alanındaki hastalıkların etyopatogenezinde yer alan modüle edilebilir bir faktör olup, soncunda oluşan kronik kompleks hastalıklar sağlık harcamalarında tüm dünyada ve ülkemizde en üst sırada olan kalemleri oluşturmaktadır. Her ne kadar artan sayıda literatür verisi olmasına rağmen ne yazık ki mikrobiyotanın önemi ülkemiz de tam anlaşılamamış ve mikrobiyotayı hedefleyen tedavi teknikleri nihai olgunluğa ulaşamamıştır.

Mikrobiyotanın insan genleri üzerinde modüle edici etkisinin aşikar olması modern tıbbi yaklaşımla üstesinden gelmekte zorlandığımız bir çok kronik hastalık için yeni stratejik tedavi hedefi olmasının ve potansiyel metotların geliştirilmesinin önünü açmıştır.a

Mikrobiyom Terapi Hakkında Bilgi Almak için 7/24 Bizimle İletişime Geçebilirsiniz!

Mikrobiyota

İnsan holobiont bir canlı, yani insan bedeni, üzerinde birçok mikroorganizmanın yaşadığı bir ekosistem. İnsan, kabaca %10’u insan hücresi, %90’ı insan bedenine yerleşmiş mikrobiyal hücrelerden oluşan bir süperorganizmadır. İnsan bedeninde kendine ait hücre sayısının yaklaşık 10 katı kadar yaşayan mikroorganizma var. İnsandaki gen sayısı 35.000, bakteriyel genom sayısı ise 2 milyondan fazladır. İnsan vücudunda yerlemiş bakterilerin yüzey alanı 400 m2 (tenis kortu kadar), bakteri kitlesi ise yaklaşık 1.5–2 kg’dır.

Mikroorganizmalar bağırsaklar dışında en çok deride bulunur: Bakteriler en fazla, mantar, virüs ve akarlar daha az bulunur.

Vücudun çeşitli bölgelerinde bulunan, o yöreye uymuş, ortak yaşamaya alışmış bu yabancılar (minicanlılarla) aramızda hassas bir denge var. Normalde, biz onlara, onlar bize zarar vermeden, ortak bir yaşam sürdürmekteyiz ve birlikte evrilmekteyiz (Biri değişince, öbürü de bu değişikliğe uymak zorunda). Birlikte yaşadığımız bu canlılara ortak yaşar (simbiyotik) diyoruz. Bağırsaklarımızdaki 500- 1000 çeşit, minicanlı yaşamaktadır. Bunların sayısı ya da cinsi değişince denge bozulabilmektedir. Örneğin, anne sütü ile beslenen çocukların barsak bakterileri bileşimi bellidir. Bu doğal bileşim, çocuğun, bağışıklık ve beyin gelişmesini bile etkileyebilir. Artık biliyorruz ki sağlığımız, hastalığımız, hatta tüm yaşamımız, minicanlılarla olan düzenli ilişkilere bağlıdır.

Mikrobiyom Sıkça Sorulan Sorular

Mikrobiyom, Makale Serisi Vücudunuz trilyonlarca bakteri, virüs ve mantarla doludur. Topluca mikrobiyom olarak bilinirler.

Bazı bakteriler hastalıkla ilişkilendirilirken, diğerleri aslında bağışıklık sisteminiz, kalbiniz, kilonuz ve sağlığın diğer birçok yönü için son derece önemlidir. Bu makale, bağırsak mikrobiyomu için bir rehber niteliğindedir ve bunun sağlığınız için neden bu kadar önemli olduğunu açıklamaktadır.

Bakteriler, virüsler, mantarlar ve diğer mikroskobik canlılar kısaca mikroorganizmalar veya mikroplar olarak adlandırılır. Bu mikropların trilyonları esas olarak bağırsaklarınızın içinde ve cildinizde bulunur. Bağırsaklarınızdaki mikropların çoğu, kalın bağırsağınızın çekum adı verilen bir “cebinde” bulunur ve bunlara bağırsak mikrobiyomu denir.

İçinizde birçok farklı mikrop türü yaşasa da, üzerinde en çok çalışılan bakteridir. Aslında, vücudunuzda insan hücrelerinden daha fazla bakteri hücresi vardır. Vücudunuzda kabaca 40 trilyon bakteri hücresi ve sadece 30 trilyon insan hücresi vardır. Bu, insandan çok bakteri olduğunuz anlamına gelir.

Dahası, insan bağırsağı mikrobiyomunda 1000 kadar bakteri türü vardır ve bunların her biri vücudunuzda farklı bir rol oynar. Birçoğu sağlığınız için son derece önemlidir, diğerleri ise hastalığa neden olabilir. Toplamda, bu mikroplar yaklaşık olarak beyninizin ağırlığı olan 2-5 pound (1-2 kg) ağırlığa sahip olabilir. Birlikte vücudunuzda fazladan bir organ olarak işlev görürler ve sağlığınızda büyük rol oynarlar.

Özet

Bağırsak mikrobiyomu, sağlığınız için çok önemli olan başka bir organ görevi gören bağırsaklarınızdaki tüm mikropları ifade eder.

İnsanlar milyonlarca yıldır mikroplarla birlikte yaşayacak şekilde evrimleşmiştir.
Bu süre zarfında mikroplar insan vücudunda çok önemli roller oynamayı öğrendiler. Aslında, bağırsak mikrobiyomu olmadan hayatta kalmak çok zor olurdu.

Bağırsak mikrobiyomu, doğduğunuz anda vücudunuzu etkilemeye başlar.
Mikroplarla ilk olarak annenizin doğum kanalından geçerken karşılaşıyorsunuz. Bununla birlikte, yeni kanıtlar, bebeklerin rahim içindeyken bazı mikroplarla temasa geçebileceğini düşündürmektedir.
Büyüdükçe, bağırsak mikrobiyomunuz çeşitlenmeye başlar, yani birçok farklı türde mikrobiyal tür içerir. Daha yüksek mikrobiyom çeşitliliği sağlığınız için iyi kabul edilir. İlginç bir şekilde, yediğiniz yiyecekler bağırsak bakterilerinizin çeşitliliğini etkiler.

Mikrobiyomunuz büyüdükçe, vücudunuzu aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli şekillerde etkiler:
Anne sütünün sindirilmesi: İlk olarak bebeklerin bağırsaklarında büyümeye başlayan bakterilerin bir kısmına Bifidobakteriler denir. Anne sütündeki büyüme için önemli olan sağlıklı şekerleri sindirirler.
Sindirim lifi: Bazı bakteriler, bağırsak sağlığı için önemli olan kısa zincirli yağ asitleri üreten lifleri sindirir. Lif kilo alımını, diyabeti, kalp hastalığını ve kanser riskini önlemeye yardımcı olabilir.
Bağışıklık sisteminizi kontrol etmeye yardımcı olur: Bağırsak mikrobiyomu aynı zamanda bağışıklık sisteminizin nasıl çalıştığını da kontrol eder. Bağışıklık hücreleriyle iletişim kurarak, bağırsak mikrobiyomu vücudunuzun enfeksiyona nasıl tepki verdiğini kontrol edebilir.
Beyin sağlığını kontrol etmeye yardımcı olmak: Yeni araştırmalar, bağırsak mikrobiyomunun beyin fonksiyonunu kontrol eden merkezi sinir sistemini de etkileyebileceğini düşündürmektedir.
Bu nedenle, bağırsak mikrobiyomunun temel vücut fonksiyonlarını ve sağlığınızı etkilemesinin birkaç farklı yolu vardır.

ÖZET:
Bağırsak mikrobiyomu, gıdanın sindirimini, bağışıklık sistemini, merkezi sinir sistemini ve diğer bedensel süreçleri kontrol ederek vücudu doğumdan itibaren ve yaşam boyunca etkiler. 

Mikrobiyotanın Faydaları

Bütün bu anlatılanların bize ne yararı var?
Mikrobiyota bilgisinin bize kanser, enfeksiyon hastalıkları, aşırı şişmanlık, şeker, bulaşıcı hastalıklar, sinir sistemin hastalıkları ve bazı otoimmün hastalıkların sağaltımında ise yarayacağı umudunu veren bilgileri daha önce özetlenmişti. Araştırıcılar, en elverişli kanser tedavisi için, bozulmamış mikrobiyotanın var olması gerektiğini savunmaktadırlar. Mikrobiyotanın kanserli kişiye ve kanser dokusuna nasıl etki ettiğine ilişkin yeni bulgular yeni bir derlemede özetlenmiştir. Gittikçe artan bulgular, barsak mikrobiyotasının, merkezi sinir sistemiyle iletişim halinde olduğunu göstermektedir.

Mikrobiyota, olasılıkla sinirler, hormonlar ve bağışıklık dizgesi aracılığıyla, beyninişlevlerini ve davranışı etkilemektedir. Elde edilen bilgiler, barsak mikrobiyotasının, kaygıyı/ endişeyi, ruh halini, bilişi ve ağrıyı etkilediğini göstermektedir. Bağırsaktaki mikrobiyota, belirli sinirsel yolakları etkinleştirebilir ve merkezi sinir dizgesini etkileyebilir. Bu yüzden, süregelen yeni çalışmalar, kaygı ve çökkünlük gibi bazı akıl hastalıklarının sağaltımında mikrobiyota bilgisinin yararlı olabileceği göstermektedir.Mikrobiyom çığır açıcı potansiyele sahiptir.

Gastrointestinal sistemde yaşayan simbiyotik mikroorganizmalar, enfeksiyona yatkınlığı azaltarak ve bir dizi hastalığa karşı direnci artırarak sağlığı destekler. Mikrobiyomun memeli konakçı üzerindeki etkisine ilişkin artan anlayışımızı ve hastalık patolojisini etkileyen metabolitleri üreten veya değiştiren bağırsak simbiyotik mikroorganizmalarını kültür ve karakterize etmeye yönelik her geçengün yeni çalışma yayınlanmaktadır.

Bağırsak mikrobiyomunun manipüle edilmesi, çok çeşitli insan koşullarının ve hastalıklarının insidansını ve/veya ciddiyetini azaltmak için büyük bir potansiyele sahiptir ve biyomedikal araştırma topluluğu artık mikrobiyom anlayışımızı faydalı tıbbi tedavilere dönüştürme zorluğuyla karşı karşıyadır.

Simbiyotik mikrobiyal türlere ilişkin artan anlayışımız ve ekolojik ilkelerin ve makine öğreniminin uygulanması, mikrobiyom temelli terapötiklerin dışkı mikrobiyota naklinden hastalık direncini optimize eden tanımlanmış ve klinik olarak doğrulanmış simbiyotik mikrobiyal konsorsiyumun uygulanmasına ilerlemesi için heyecan verici fırsatlar sunuyor.

Mikrobiyom Terapi’de Dr. Yula’nın Yaklaşımı

Bilinen tüm kronik hastalıklarla mikrobiyotanın sıkı ilişkisi olması nedeniyle Dr. Yula, hastaların mikrobiyomunun normalleştirilmesi için özgün naturopatik uygulamalar gerçekleştirmektedir. Bağırsak mikrobiyotasının yönetiminde beslenme en önemli faktördür. Dr. Yula, stres, yaşam şekli, kullanılan ilaçlar, beslenme ve bir çok faktör belirlenerek mikrobiyomun dengeli olmasını hedeflemektedir.

Dr. Yula, hastalığı tetikleyen kişiye özgü faktörleri tespitini hedefleyerek belirlenen kök faktörlere özgü naturopatik yöntemler ile iyileşmeyi hedefler. Bunun için hastanın beden, zihin ve ruhsal düzeyde ayrıntılı olarak değerlendirilmesi ve öykü kitabının ortaya çıkarılması gerekmektedir. Zira tam şifa için hastalıklara üç boyutlu yaklaşılması gerektiğini savunur.
Dr. Yula, genel olarak göz ardı edilen veya henüz yaygın olarak bilinmeyen birçok faktörü sorgular ve tedavi için hastalığın sonucuna odaklanmaz, hastalık isminden yani etiketinden ziyade hastalığa götüren sebeplere göre tedavi planlar. Her kişide bu faktörler çok çeşitli de değişkendir. O nedenle Dr. Yula, kronik hastalıkların tedavisini her kişide tamamen farklı olarak gerçekleştirmeye odaklanır.

doç. dr. erkan yula basın

MİKROBİYOM TERAPİ
DOĞAL BÜTÜNCÜL TIBBIN (NATUROPATİ) AYRILMAZ BİR PARÇASI

Erkan YULADoç. Dr.
Yapılan araştırmalar mikrobiyotanın beyindeki pozitif ruh halini sağlayan ve ağrı tedavisinde etkili serotonin ve endorfin gibi maddelerin aktif hale getirdiğini göstermiştir.Bu tedavi kronik hastalıklar olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde oldukça önemli bir role sahiptir.
TOP